15 Ocak 2014 Çarşamba

AYASOFYA








 
Ayasofya, İstanbul'da

yani 6. yy. daki adıyla  Konstantinopolis'te İmparator Jüstinyen'in
kişisel gözetimi altında bir Hıristiyan Katedrali olarak inşa edildi.
Kilisenin açılış töreninde Bizans hükümdarının, Eski Ahit'e göre
Kudüs'teki ünlü Yahudi tapınağını yaptıran Kral Süleyman'ı geçtiğini
iddia etti.
 
 
Ayasofya, Doğu'nun gizemi ile
Roma imparatorluk mimarisinin iddialı ölçüleri birleştirilerek tasarlanmıştır.
532 - 537 yılları arasında inşa edilen bu şaheser, mimardan ziyade matematikçi
olan Miletli İsidoros ve Trallesli Anthemius tarafından tasarlandı. 
 
 
 
Eserin kubbesi 55 m yüksekliğindedir
ve dört pandantifle, yani yarımkürenin ağırlığını dört paye üzerine eşit olarak
dağıtan dört adet üçgen parçayla desteklenmiştir. Kubbenin temelindeki kırk
pencere içeri ışık girmesine izin verir ve kubbeyi ağırlığı yokmuş gibi, aşağıda
ibadet edenlerin üzerinde süzülüyormuş gibi gösterir. Ayasofya başlangıçta altın
mozaiklerle ve dekoratif motiflerle süslenmiştir. Sonradan gelen hükümdarlar kutsal
şahsiyetlerin birçok resmini ekletti.
 
 
Yunanca "kutsal bilgeliğin kilisesi"
anlamına gelen Ayasofya Bizans imparatorlarının şahsi kilisesi iken 1453 de
Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethetmesinden sonra camiye dönüştürülmüştür.
İnsan resimlerinin İslamiyet tarafından yasaklanmasından dolayı figüratif mozaiklerin 
üzeri alçıyla kapatıldı.
 
1936'da Mustafa Kemal Atatürk
döneminde Ayasofya yüzyıllar boyunca depremlerden önemli derecede zarar
gördüğü için ibadethane olmaktan çıkarıldı ve müze yapıldı. Ayasofya Müzesi bugün
dünyanın en çok turist çeken eserlerden biridir.
 
 
 
 
UNESCO
1939 yılında, Ayasofya'yı tehlike altındaki tarihi alanlar listesine aldı.
O zaman dan beri binanın temelleri güçlendirildi ve eski mozaiklerden
çok daha fazlası gün ışığına çıkarıldı.     
 
 
 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder