31 Ocak 2014 Cuma

FÜTÜRİZM




Fütürizmin Kurucuları; Severini, Boccioni, Marinetti, Carra, Russolo

Türkçe'de "Gelecekçilik" 
olarak da bilinir. Fütürizm, ulusal birliğini geç 
yakalayan Avrupa ülkelerinden olan İtalya'nın geç kalmış 
endüstrileşme sürecini hızlı yaşamak zorunda olması, bu doğrultuda 
özellikle aydınlar arasında teknolojiye karşı oluşan sıra dışı tutkunun bir yansıması 
olarak yorumlanır. Akımın endüstrinin en çok geliştiği İtalya Milona'dan çıkması tesadüf değildir.

Fütüristlerden gelenekten,
geçmişten kopma isteği hiçbir modern sanat
akımında olmadığı kadar yoğundu. Bu akıma göre bir araba,
Antik Çağ'ın en önemli eserlerinden olan Semadirek Nikesi'inden çok daha
estetiktir. Teknolojiye, makinaya olan bu tutku geleceğin ütopik toplumuna yönelik bir
umudu da barındırıyordu. Bu topluma ulaşmada var olan düzenin yıkılması için
savaş mükemmel bir araç olabilirdi. Bu doğrultuda fütüristler yaklaşan
Birinci Dünya Savaşı'nı umutla beklediler.

Tasmaya Bağlı Bir Köpeğin Dinamizmi, Giacomo Balla, 1912

Zamanın, hareketin
ve mekanın birbirleriyle olan ilişkilerini
sorgulayan fütürist resim anlayışının en iyi örneklerinden
biri Giacomo Balla'nın "Tasmaya Bağlı Bir Köpeğin Dinamizmi"
isimli tablosudur. Fütürist ilkelerin heykele yansımasının mükemmel bir örneği
ise Umberto Boccioni'nin "Sürekliliğin Mekan İçinde Kendine Özgü Biçimleri" eseridir.
Vücudun biçimi hızın etkisi ile çözülmeye başlamıştır. Sanatçı bu çözülmeyi aerodinamik formlarla ifade eder.

Umberto Boccioni, Sürekliliğin Mekan İçinde Kendine Özgü Biçimleri, 1913

Fütüristlerin
günümüz sanatı için önemi
yaptıkları resimler veya heykellerden ziyade
performans sanatının öncüleri olmalarında yatar. "Fütürist Akşamları"
adı altında tiyatro salonlarında, kabarelerde yaptıkları gösterilerle manifestolarını halka
anlatmaya çalıştılar. Fütürizm resim ve heykel dışında müzik, sinema
mimarlık, şiir, roman, oyun gibi diğer sanat
alanlarında da kendini gösterdi.







30 Ocak 2014 Perşembe

REMBRANDT VAN RIJN





Hollanda ekolünün en önemli sanatçısı 
Rembrandt van Rijn, mükemmel ve yenilikçi portreleri ile 
ünlüdür. Bir Hollanda kasabası olan Leiden'de doğan Rembrandt, 
Amsterdam'da Pieter Lastman ile çalıştı. Eve döndükten ve 
senelerce üretken atölye çalışmaları yaptıktan sonra 
1631'de başkente geri taşındı ve yaşamının 
geri kalanını orada geçirdi.

Dr. Tulpûn Anatomi Dersi, 1632

Rembrandt meslek hayatının 
ilk yıllarında, dönemin en beğenilen tarzı olan 
dramatik barok tarzında denemeler yaptı. Ancak Peter Paul Rubens 
gibi diğer barok ustaları ile rekabet etmeyi başaramadı. Ancak porte sanatında 
özellikle çoklu figürlerde derhal başarı sağladı. Örneğin "Dr. Tulpûn Anatomi Dersi"nde 
ortalarındaki uygulamalı kesilmeye tepki gösteren farklı doktorların ifadelerini 
çok iyi yakalamıştır. 1642'de Rembrandt, en önemli işini aldı, çoğunlukla 
Gece Devriyesi olarak anılan ve şehirli milis birliğinin bir grup portresi. 
"Kaptan Frans Banning Cocq ve Yüzbaşı Willem van 
Ruytenburch'ın Milis Birliği" isimli ve dört
 metreden geniş olan eser bugün 
Amsterdam Rijksmuseum'da 
sergilenmektedir. 

Kaptan Frans Banning Cocq ve Yüzbaşı Willem van 
Ruytenburch'ın Milis Birliği, 1642

Rembrandt'ın tarzı zaman 
içerisinde önemli ölçüde değişmiştir. İlk 
zamanlar eserlerinde hakim olan teatral özellikleri terk 
ettikçe sanatçının tablolarındaki duygu temsili de git gide daha incelikli 
ve imalı oldu. Benzer şekilde, altmıştan fazla otoportresi Rembrandt'ın gelişimini 
hem bir birey hemde sanatçı  olarak yansıttı. Erken döneminin, kendinin farkında olan 
pozları hoş kıyafetleri yavaş yavaş yorgun bir asalet ve tecrübeli bir ustanın bilgeliğine yerini bıraktı. 

                              Rembrandt, 1640           Rembrandt, 1655            Rembrandt, 1669


Rembrandt aynı zamanda 
becerikli bir matbaacıydı. Kağıtlar, 
mürekkepler ve bakır plakalar kullanarak değişik 
tekniklerle denemeler yaptı, öyle ki baskıların çoğu aslında bu alandaki
ilk ve tek örneklerdir. 





   

















29 Ocak 2014 Çarşamba

TAÇ MAHAL



"Doruktaki Yer" 
anlamına gelen 
Hindistan, Agra'daki 
Taç Mahal bir çok insan tarafından 
dünyadaki en güzel yapı olarak görünür.Beyaz mermer 
mozole, on dördüncü çocuğunu doğururken ölen, Babür hükümdarı 
Şah Cihan'ın eşi Mümtaz Mahal 'ın mezarına ev sahipliği 
yapması için 1631 ile 1648 yılları 
arasında inşa edildi.



Kompleks şeklinde olan yapı 
beş kısımdan oluşur. Resmi bir giriş kapısı 
bir bahçe, mozolenin kendisi, batı tarafında bir cami ve 
simetri olması açısından dikilen doğu tarafında bir toplantı odası. 
Uzun havuz , alanı ortadan böler ve giriş kapısından ideal bir görüş açısından türbeyi yansıtır.



Taç Mahal'in yapımından 
sorumlu mimarın kimliği tam olarak belli değildir. 
Tasarım için model, Sultan Hasan'ın Kahire'deki mozolesidir. 70 yıldan 
fazla süren kompleks inşaatında 20.000'e yakın işçi çalışmıştır. Türbe o dönemin 
parasıyla altının fiyatı tola (11.66g) başına on beş rupi iken, otuz milyon rupiye mal olmuştur. 
Kıymetli ve yarı-kıymetli taşların yirmi sekiz çeşidini içeren madenler Asya'nın dört bir yanından getirtilmiş, beyaz mermer Racastan'daki Makrada'da bulunan taş ocağından çıkartılmıştır.


Türbe 100 metre karelik 
beyaz mermer bir kaide üzerinde yatar. 
Tüm binanın uzunluğu genişliğine eştir. Yapıdaki tek asimetrik unsur, 
Şah Cihan'ın, eşinin yanında yer alan türbesidir. Ana girişte 
taşın içine oyulmuş olarak Kur'an alıntıları vardır.

Taç Mahal, 1983'te UNESCO'nun Dünya Mirası Listesi'ne alındı.




28 Ocak 2014 Salı

YILDIZLI GECE



Yıldızlı Gece, De sterrennacht, 1889, MoMa, New York

Yıldızlı Gece (Selvi ve Köy), 
Vincent Van Gogh'un en iyi bilinen eserlerinden biridir. 
Basit bir konuyu 
(yıldızlarla kaplı bir gökyüzü altında kır manzarası) 
tasvir eder ama çoğunlukla derin bir biçimde manevi bir eser olarak yorumlanır. 

Vincent Van Gogh, on dokuz yaşında

Van Gogh,  Saint-Remy'deki 
psikiyatri kliniğinde yatarken, 19 Haziran 1889 akşamında 
Yıldızlı Gece resmini yaptı. Resimde(74x90cm) kıvrılarak dönen bulutlar, 
yıldızlar ve bir ay ile kaplı gökyüzünün enginliği ağır basar. Tabanında gökyüzünü delen 
kulesiyle bir kilise tarafından gölgelenen küçük bir köy görünür. 
Köy, iç içe geçmiştir ve dalgalı mavi tepeler vardır. 
Solunda coşkun bir selvinin dış hatları 
gökyüzüne bir kule gibi uzanır.

Vincent Van Gogh, otoportre

Van Gogh doğrudan doğadan değil 
ama çeşitli hazırlık eskizlerinden çalıştı. Son versiyonda 
memleketi Hollanda'nın en tipik mimari özelliği olan bir kilise kulesini 
ekleyerek gerçek Saint Remy kilisesinin şeklinde değişiklik yaptı.

Resme çeşitli anlamlar verilmiştir. 
Bazı eleştirmenler Van Gogh'un acı çeken ruhunu temsil ettiğine inanır. 
Hatta bazıları resmin tümüyle sembolik olmadığını çünkü 1889'da o akşam göründükleri 
şeklinde takımyıldızların gerçek halini temsil ettiğini iddia ettiler. 

  • Bugün resim, New York'taki Modern Sanat Müzesi'nde sürekli olarak görülebilir.
  • Boyanın kıvrılarak döndüğü fırça uygulamaları, ağaçları ve gökyüzünü ateş ve su gibi elementsel kuvvetlere benzetirler.
  • Van Gogh'un güçlü duyguları verebilmek için kalın boyayı kıvrılan dönüşlerle kullanılması, bir bakıma 21.yy. başlarındaki dışavurumcu akımın gelişini önceden görmesindendir.





27 Ocak 2014 Pazartesi

RÖNESANS SANATI




Leonardo da Vinci, Son Akşam Yemeği, XV.yy.

Rönesans olarak bilinen dönem,
orta çağdan sonra geldi ve modern çağın yolunu açtı.
Rönesans kelimesi,
Latincede "yeniden doğmak" anlamına gelen
"renascere"den türetilmiştir. Bununla Yunan ve Roma kültürünün
yeniden doğuşu kastedilir. Rönesans sanatçıları ve entelektüel şahsiyetleri
ortaçağ düşüncelerini bilinçli olarak reddetmiş, klasik modellerde ilham aramışlardı.

Doumo Ketedrali, Floransa

Görsel sanatlar açısından
Rönesans, XV.yy. başlarında Floransa'da başladı ve
kısa zamanda tüm Avrupa'ya yayıldı. Heykeltıraş ve mimarların esin almak için
klasik modelleri aramaya başlaması bu döneme rastlamaktadır. Aynı zamanda ressamlar,
iki boyutlu bir yüzey üzerinde derinlik ve hacmi temsil etmek üzere bir sistem
olan 'tek nokta perspektifini' keşfettiler.

Donatello, Davut

Rönesans daha ziyade Fransa’da sanat; 
Almanya’da dini tablo ve resimler; İngiltere’de edebiyat;
 İspanya’da resim ve edebiyat alanında gelişti.
Erken dönem Rönesans'ının
en tanınmış Floransalı sanatçıları arasında,
ayakta duran çıplak bir figür olması açısından Antik dönemden
bu yana bir ilk olan Davud'un yaratıcısı heykeltıraş Donatello, Florransa'daki
Duomo Katedrali'ni tasarlayan mimar Brunelleschi ve tek nokta
perspektifini kullandığı bilinen ilk ressam olan
Masaccio bulunur.

St.Peter Bazilikası, XVI.yy., Vatikan

St.Peter Bazilikası, kubbe altı

Genelde 1459-1527 olarak
tarihlenen Yüksek Rönesans, Leonardo da Vinci,
Michelangelo, Raphael ve Titan gibi Avrupa medeniyetinin en büyük
ustalarından bazılarını çıkarda. St.Peter Bazilikası'nın yeniden yapımına başlanması da
bu dönemdeydi. Mimar Bramante süreci başlattı ve kilisenin
ilk halini tasarladı. Proje üstünde, onun ölümünden
sonra Michelangelo da dahil olmak üzere
bir çok sanatçı çalıştı.

Geç Rönesans 1527-1600
yılları arasındaki dönem olarak bilinir. Bu dönemde
 üretilen eserlerden çoğunluk üslupçu (mannerist) olarak bahsedilir
çünkü form olarak hayli karmaşıktırlar ve gizemci, entelektüel metaforik motiflerle doludur.

25 Ocak 2014 Cumartesi

NOTRE DAME KATEDRALİ




  
Notre Dame Katedrali,
Paris'in ortasından geçen Sen nehri
üzerinde bulunan Ile de la Cite adlı adacığın üzerinde
inşa edilmiştir.
Piskopos Maurice de Sully,
Paris'in eski kilisesini yıkmaya ve yerine
daha büyüğünü inşa ettirmeye karar verdi. Yeni katedralin inşaatı
1163'te başladı ve on dördüncü yüzyılın başına kadar devam etti.
Batı Cephesi
Çoğu Gotik katedralde olduğu
gibi, Notre Dame'ın dış cephesi de üç katlıdır.
Bunların üzerinde, yaratık şeklinde heykelciklerle (şeytani ruhları
kiliseden uzakta tuttuğuna inanılan çirkin ürkütücü canavarların heykelleri)
bezeli bir kemerle bağlanan iki kule yükselir.
Kemerin altında yüzlerce
boyalı cam parçasının bir araya getirilmesiyle
yapılan ve çapı dokuz metreden fazla olan gül şeklinde bir pencere vardır.
Dış cephede, üç ana giriş bulunur.
Merkezdeki ve en geniş giriş kapısı, kıyamet günü
gelecek olan İsa'ya adanmıştır. Solundaki kapı Meryem'in sağındaki
kapı Meryem'in annesi Azize Anne'nin giriş kapısıdır.
Katedral, tarihte önemli olaylara da tanıklık etmiştir.
1185'te 3. Haçlı Seferi'nin ilanı, 1431'de VI.Henry'nin ve 1804'te 
Napoleon Bonaparte'ın taç giyme törenine, 1970'te de  Charles de Gaulle'ün
cenaze törenine sahne oldu.  
  • Victor Hugo Notre Dame'ın Kamburu'nu (1831) yapının yıkılma tehlikesi altında olduğu sıralarda, Notre Dame'ın tarihine dair halkın bilincini ve hassasiyetini arttırmak için yazmıştır.
  • Fransız otoyollarında ölçülen tüm mesafeler için başlangıç noktası olarak işaretlenen sıfır kilometresi, katedralin önündeki meydandır.
  
 


23 Ocak 2014 Perşembe

OSMAN HAMDİ BEY




Kaplumbağa Terbiyecisi, 1906, Pera Müzesi
Sadrazam İbrahim Edhem Paşa'nın
oğlu olan Osman Hamdi Bey, hukuk öğrenimi görmesi
için gönderildiği Paris'te aynı zamanda Paris Güzel Sanatlar Yüksekokulu'nu da
bitirdi. 12 yıl Paris'te yaşayan sanatçı Boulanger, Gerome gibi ünlü ressamlardan eğitim
aldı.
 Osman Hamdi Bey (1842-1910)
1876 yılında Meclis-i Mebusan'a seçilen
Osman Hamdi, eski eserlerin yurtdışına kaçırılmasını
önleyemeye yönelik ilk kanunu hazırladı. Bu doğrultuda İstanbul
Arkeoloji Müzesi'nin kurulmasında önemli hizmetlerde bulundu. 1883'de
bugün Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi adıyla eğitim vermeye devam eden
Sanay-i Nefise Mektebi'ni kuran Osman Hamdi, ölünceye kadar bu okulun yöneticiliğini yaptı.
Rahle Önünde Dua Eden Kız, 1880
Osman Hamdi Bey,
figüre karşı ustalıklı yaklaşımı
ile ön plana çıkar. Eserleri, içerdikleri konular
açısından bugün bile tartışmalıdır. Bilinen anlamda oryantalist mi 
yoksa içinde yaşadığı toplumun inceliklerini yansıtan bir ressam mı olduğu
hala net olarak ortaya konulamadı.
"Rahle Önünde Dua Eden Kız"
yapıldığı dönem içinde figüratif yaklaşımı ile
dikkat çekerken, ayaklarında kitaplar serili bir kadın portresi
olan "Mihrap" tablosu, bugün bile işlediği konu açısından spekülasyonlara
neden oluyor.
Mihrap, 1901, Özel Koleksiyon
Osman Hamdi Bey'in eserleri
yurt dışındaki sanat camialarında da önemli yer edindi.
1910 yılında resim üzerine bir kitap yayınlayan Adolphe Thalasso
Osman Hamdi'nin sanatından şöyle bahsediyor;
"Kanaatimce, Doğu'nun dekoru
hiçbir yerde Hamdi Bey'in eserlerindeki kadar gözler önüne
serilmiş değildir. Bence onun tarzının özelliği de buradadır. O, detaylar yığını
tuvallerinin her birini bir sanat ve hayat şiiri haline getirir ki, onlarda en ufak teferruat,
tabloya adını veren esas kişi kadar incelikle belirlenmiş ve işlenmiştir."
Cami Kapısı Önünde Konuşan Hocalar, MSGSÜ Resim Heykel Koleksiyonu



   



ALTIN ORAN


 


Bir denizyıldızının kollarının,
bir kabuklu deniz hayvanının spiralinin ve bir gülün
taç yaprağının, Giza Primadi ve Atina'daki Parthenon ile ortak
bir yanı vardır. Hepsi de "Altın Oran" diye bilinen bir sayı çerçevesinde
 yapılandırılmıştır.
Bu sayı,
eserlerinde bunu ustaca
kullanan Yunan heykeltıraş Phidas'tan sonra "fi" 
olarak bilinmiştir. Matematiksel işaretlemede "Φ" olarak yazılır.
Fi sayısı yaklaşık olarak 1.618'e eşittir.

 "Φ" =   \frac{1+\sqrt{5}} {2} = 1.618

Bu formülün açıklaması,
iki sıralı bölünmelerde, kısa sıranın uzun sıraya oranı,
uzun sıranın iki sıranın toplamına oranına eşit olması durumunda,
Altın Oran sağlanmış olur.

Altın Oran da yapılan eserler, insan gözünü görsel olarak memnun eder.

Altın Oran da yapılan bazı eserler;


Leonardo da Vinci, Vitruvius adamı, 1492 
 
 

Michelangelo, Doni Tondo(Kutsal Aile), 1503
 
  
Parthenon, Atina, 5 yy.
 
 








 
 



22 Ocak 2014 Çarşamba

İNCİ KÜPELİ KIZ




İnci Küpeli Kız (Het Meisje met de Parel)
 
 
Hollandalı sanat tarihçisi
Ludwig Goldscheider'in değimiyle "Hollandalı Mona Lisa".
 
İnci Küpeli Kız,
Jan Vermeer van Delft'in (1632-1675) resmettiği büst uzunluğundaki
yalnızca üç veya dört figüründen biridir. Rembrant tarafından da uygulanan,
karakter veya ifadenin belirli bir kişiye tam benzerliğe izin vermediği bir çeşit
resim tekniği olan "tronie" olarak resmedilmiştir.
New York Metropolitan Sanat Müzesi'nde
sergilenen, aynı zamanda Zanaatkar Kız olarak da adlandırılan Vermeer'in
Genç Bir Kadın Çalışması eserine bir ilave veya tamamlayıcı bir eser olarak tasarlandığı
düşünülmektedir. 
 
 
Jan Vermeer van Delft
 

Eserdeki kadının 
hakkında, Vermeer'in kızı veya patronunun kızı olduğu gibi
varsayımlar olmasıyla birlikte kimliği tam olarak bilinmemektedir.
Bu gizem, 1881'de sanat koleksiyoncusu Arnoldus Andries des
Tombes'in iki guldene aldığı müzayedede halka gösterilen eserin değerine
büyük katkıda bulundu. Tombes vasiyetinde eseri, 1902'deki ölümünden beri
sergilenmekte olduğu Lahey'deki Mauritshuis'e bağışladı.
 
Mauritshuis Kraliyet Resim Galerisi, Hollanda
 
Sanat eleştirmeni Jan Veth'in
belirttiği gibi, İnci Küpeli Kız resmi sanki "ezilmiş incilerin
tozuyla harmanlanmış" gibi görünür. Bu sihirli görüntü başka sanatçıları da
oldukça etkilemiştir. Öyle ki ünlü şair Marilyn McEntyre tarafından Vermeer'in
resimlerine dayanan bir şiir koleksiyonu olan Sessiz Işık "İnci Küpeli Kız" adında bir şiir de içerir.
 
 
 
 
 
 

21 Ocak 2014 Salı

LUDWIG VAN BEETHOVEN



Ludwig van Beethoven (1770-1827)
 
Tarih Beethoven'ı
pek çok şekilde andı: Klasik ve romantik dönemler arasında
bir köprü, işkence görmüş, acı çekmiş bir deha ve bazen de tüm
zamanların en büyük bestecisi.
Ama benzer övgülerle
anılan Bach ve Mozart'ın aksine Beethoven, yeteneklerini geliştirdiği
gelenekten kaçmak yönünde cesur adımlar atmıştır. Sonunda en gerçek
mirası Batı müziğinin ilk büyük müzisyen kişiliği olmasıdır. Yazdığı her
parçaya ve müziğini ilk kez duyan her dinleyicinin aklına ve kalbine kendisini
yerleştirdi.
 
Ludwig van Beethoven , Eroica, 1804
 
 
Yetişkinlik döneminde Beethoven,
acı veren bir bağırsak hastalığından, şiş bir pankreastan ve karaciğer
sirozundan çok çekti. 1800 yıllarında bir bestecinin karşılaşabileceği en kötü
kabusla yüzleşti; duyma yetisini kaybediyordu.
Ümitsizliğe düşmek yerine, Beethoven
iki kat fazla çalıştı ve tutuşan yaratıcı arzusunun önüne patronlarının
kaprislerini koymayı reddetti. "Kalbimde olan her şey dışarı çıkmalı" diye
yazdı bir mektubunda.
 
Beethoven'ın kariyeri
üç safhadan geçti. Başlangıçta, oldukça klasik Viyana senfonilerinden
ilk ikisinin de aralarında olduğu eserlerinin çoğu, Haydn'ınkilere benziyordu.
Bu ilk safha aslında Napolyon Bonaparte'a adanmak niyetiyle yazılmış olan,
Beethoven'ın kariyerinin dönüm noktası niteliğindeki Eroica isimli 3. senfoni ile
sona erdi.
Klasik senfoninin sınırlarını şiddetli bir finalle
genişletti. Viyana böylesi bir şeyi daha önce hiç duymamıştı. "Kahramanlık dönemi"
olarak adlandırdığı sonraki döneminde Beethoven Fidelio operasını, çeşitli büyüleyici
piyano konçertolarını ve bir keman konçertosunu da içine alan başyapıtlarının bazılarını
besteledi.
 
 

 
 
 Beethoven'ın babası
Almaya'nın Bonn şehrinde, küfürbaz, alkolik bir saray
şarkıcısıydı. Beethoven küçük bir çocukken babası onu klavsen çalması
için saatlerce odasına kilitleyerek, Mozart gibi bir dehaya dönüştürmeye çalışmıştır.

Yaşamının son safhası
olan 1810 sonrası dönemde, Beethoven giderek dış dünyadan kendini soyutladı.
Yalnızdı, daima aşıktı ve çok acı veren sağlık durumu ve artan sağırlığı nedeniyle
ümitsizliğe kapılmış haldeydi.

1802'de Beethoven kardeşine,
yazdığı kasabanın isminden dolayı "Heiligenstandt Manifestosu" olarak
bilinen bir mektup gönderdi. Bu meşhur mektupta Beethoven, sürekli bir umutsuzluk
içinde yaşadığını, eğer müziğe olan aşkı ve yaşama olan tutkusu olmasaydı kendisini
kesin olarak öldürebileceğini yazmıştır.
1827 yılında Viyana'da arkadaşlarının arasında öldü.






 
 



19 Ocak 2014 Pazar

BAUHAUS



 
 
Bauhaus Dessau
 

1919'dan Hitlerin iktidara geldiği 1933
yılı arasındaki dönem Almanya tarihinde "Weimar Cumhuriyeti" olarak
adlandırılır. 14 senelik bu dönemde Alman sanat ortamında artık bir tıkanmışlığa  
giren ekspresyonizm yanı sıra Bauhaus  gibi yenilikçi bir sanat okulu ve
"Yeni Nesnelcilik" gibi hayli politik sanat akımları söz konu oldu.
 
Bauhaus Dessau binası planı
 
 
Toplum Sanatla Yeniden Canlanacak
Bauhaus, dönemin en ünlü mimar ve sanatçılarından olan Walter Gropius
tarafından 1919'da Almanya Weimar'da kuruldu.
Gropius tarafından bir mimarlık okulu
olarak tasarlanan ama içerdiği atölyelerle aynı zamanda bir sanat okulu olan
Bauhaus, tasarım ile uygulama, sanat ile zanaat, bireysel ifade ile sınai standart
arasındaki ayrılıkları giderme kaygısı taşıyordu.
Okul tarafından yayınlanan manifestonun
temelinde "toplumu sanat sayesinde yeniden canlandırma" iddiası vardır.
 
 Bauhaus
modern sanat tarihi içinde çok önemli bir yere sahiptir.
Önemi, modernist estetiği halkın gündelik yaşamına sokma gayesinde yatar.
Okul, ev yaşamında kullanılan hemen her eşyaya yönelik
tasarım önerileri getirdi.
Halen günümüzde kullandığımız bir çok eşyada Bauhaus'un izleri görülür.
 
Bauhaus  tasarımı Çay Seti
 

 

Öğrenciler okula ancak Johannes Itten'in
altı aylık ön kursundan geçebildikleri takdirde başlayabiliyorlardı.
Itten'in "oyunu partiye, partinin işe, işin oyuna dönüşmesi" ilkesi Bauhaus 'un
gündelik yaşamına damgasını vurdu.
Tiyatro gösterileri,
şiir okuma seansları, maskeli balolar, müzik dinletileri öğrencilerin eğitimi
oldukça çekici kılıyordu.
 
Bauhaus'un eğitimdeki yenilikçi
tavrına özellikle sağ kesim tepki göster. Weimar Cumhuriyeti'nin kaotik siyasal
yapısı okulun sürekliliğini etkilediği için 14 senelik varlığı boyunca bir çok kez
yer değiştirdi. Okul 1925'de Bauhaus Tasarım Enstitüsü olarak Dessau'da yeniden
faaliyete geçti ancak 1933 yılında Nazilerin Baskısı sonucu kapandı.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 


18 Ocak 2014 Cumartesi

Michelangelo

 
 
 
                                                             Michelangelo (1475-1564)
 
Yetenekli bir ressam, mimar, şair
ve mühendis olmasının yanı sıra, kendisini her şeyden önce bir
heykeltıraş olarak görmüştü. Michelangelo'yu şahsen tanıyan ve
biyografisini yazan Giorgi Vasari, onun cansız bir mermere ruh
üfleyebildiğini söylemiştir.
 
 
Michelangelo 1475'de Toskana'nın Caprese
kasabasında doğdu. Sıra dışı yetenekli bir genç olarak, Medici ailesinden
Muhteşem Lorenzo'nun zenginliği etrafında toplanan entelektüel ve sanatsal
çevreye katılmak üzere Floransa'ya davet edildi. Floransa'dan Roma'ya gitti
ve burada 1499'da tamamladığı ünlü "Pieta" (oğlunun cansız bedenine kapanmış
yas tutan Meryem Ana) heykelini yapmakla görevlendirildi.
 
                                                 Aziz Peter Basilikası, Pietà (1498-1499)

 
Michelangelo 1501'de Floransa'ya
döndü ve burada en ünlü heykeli "Davut" üzerinde çalıştı.
Duvar resimlerinde çok az tecrübesi olan genç sanatçıdan Papa II. Julius
tarafından Sistine Şapeli'nin tüm tavan resimlerini yapması istenildi.
Michelangelo bu görevi sadece dört yıl da tamamladı.
 
 Sistine Şapeli, Vatikan, Roma (1508-1512)
 
 
Michelangelo Sistine Şapeli'nin
mihrap duvarı üzerine "Mahşer" resmi yapmak üzere
1534'te Roma'ya döndü. Şehit Bartholomew'u kendisine benzer
bir şekilde resmederek bu çalışmaya imzasını attı. Sanatçının resmi
tamamlamasından birkaç yıl sonra, Papa IV. Paul "Mahşer "deki çıplak
figürleri uygunsuz bularak bunları dökümlü bol kumaşlarla kapattı. Kilisenin
restorasyonu esnasında kumaşların çoğuna dokunulmadı.
 
Sistine Şapeli, Vatikan, Roma 1534
 
 
Michelangelo onlarca heykel,
freske imza atıp Roma’nın yeniden inşa ve düzenlenmesinde de önemli görevler almıştır.
Onu idolü olarak seçen birçok kişi vardır.